Posts

Showing posts from September, 2023
MEMO YAZMAN Metin (Münir) abi de bıraktı gitti bizi. Haftada üç gün yazardı, iple çekerdim o günleri. Son 20-25 yılda o kadar çok şey öğrendim ki ondan, yıllar önce çok severek yazdığım - ve onun bir yazısından esinlendiğim - epik bir hayvan hikayemi yazarken, o yazısının bir kısmını ön söz olarak kullanmak için izin istediydim. Kırmadı beni. Ona layık bir hikaye oldu sonunda. Okuduğum son köşe yazarıydı. Onunla da final yapmak nasip oldu. Keşke Espasito ile sonsuza kadar yaşayıp, sonsuza kadar yazmaya devam etseydi. Çok ama çok özleyeceğim.   KAYNAK: Facebook
GUSTO MEHMET YALÇIN Türk basınının en renkli kalemlerinden ve -görevi kısa sürse de- iz bırakan genel yayın yönetmenlerinden Metin Münir'i kaybettik. Metin Bey'in Yeni Yüzyıl gazetesindeki köşesinde yer verdiği Tekel birası izlenimlerini okurken, gülmekten yerlere yattığımı hatırlıyorum. Müthiş bir mizahı vardı ve yazıları da sıkı dokuluydu. Macun gibi uzatılmış cümlelerle okurun zamanını çalmıyordu. Keşke bugünün okuru da Metin Münir'in son yıllardaki yazılarının izini internetten (özellikle T24'ten) sürse, çoğu hâlâ diri yazılarının tadına varsa.. KAYNAK: Facebook.

Metin Münir Anısına..

SEDAT ERGİN Kıbrıslı Türklerin basın dünyasına gönderdiği en önemli isimlerden biri olan Metin Münir’e dün veda ettik. Geçen cumartesi günü Girne Ozanköy’deki evinde geçirdiği bir kalp krizi sonucu vefat eden Metin Münir, dün Ozanköy Mezarlığı’nda toprağa verildi. Metin Münir, uzun yıllar BBC, Financial Times, Sunday Times gibi prestijli yayın kuruluşları ve gazetelerin Türkiye temsilciliği görevini başarıyla yürütmüştü. Kariyerinin 1990’lardan sonraki döneminde de Türk basınında yönetici ve köşe yazarı olarak bir dizi önemli görevde bulundu. Kendisi ile 1970’li yılların ikinci yarısında Ankara’da Türk Haberler Ajansı’nın (THA) Olgunlar Sokak ile Atatürk Bulvarı’nın köşesindeki ofisinde tanışmıştım. Ben THA’nın Ankara Bürosu’nda çaylak bir muhabirdim o zamanlar. Metin Münir de haberlerini yurtdışına geçebilmek için ofis olarak THA bürosunu kullanıyordu ve kendisiyle sıkça bir araya geliyorduk. En az 45 yıl kadar geriye giden bir arkadaşlığımız vardı onunla. Sonraki yıllar
ORAY EĞİN Hep onu müzmin bir depresif olarak hatırladım. Suratında daima bir tiksinti ifadesi vardı. Depresyon yazılarına da zaman zaman yansır, ölümden de hiç çekinmeden bahsederdi. Adeta bekler gibiydi. KAYNAK: "Metin Münir'in ikinci ölümü"

Metin Münir (1944–2023)

Image
ANDREW FINKEL Metin Münir was a clarion voice in the Turkish press – a champion of journalistic quality and integrity that penetrated so much fog and even more nonsense. As editor-in-chief and founder of a slew of English- and Turkish-language publications, he encouraged a generation of highly professional journalists. The newspaper Güneş which he headed between 1989 and 1991 remains, for so many of us who worked there, a Camelot -- imperfect perhaps, but a moment of real hope and so much better than the crumbling Fourth Estate in the Turkey of today. Metin was important to the Turkish-speaking community of his native Cyprus as a respected voice on the international stage – even if he was not preaching the message the politicians wanted to hear. Cornucopia was not founded by him but was the indirect progeny of a glossy English-language publication he worked to create. His death from a heart condition at his rural retreat on a hillside overlooking Kyrenia deprives Turkish journalism of
ÜSTÜN ÖNGEL Metin Münir Milliyet’teyken 2011’de bir dizi psikiyatri eleştirisi yazmıştı. Başka bir köşe yazarı hatırlamıyorum bu konuları ele alan. O dönemde telefonla ve yazışarak tanışmıştık;  kendisine epeyce bilgi aktarmıştım yazılarında kullanması için. İsmimi kullanmayın demiştim, zira konunun sadece benim ismimle ilerlemesini doğru bulmuyordum. Sonra TV’ye tartışmaya davet ettiler Münir’i. Gitmedi. Benim ismimi vermiş söz konusu kanala, onlar da beni çağırdılar. Metin Münir sadece şizofreni konusunda psikiyatrik ilaca/müdahaleye itiraz etmiyordu. Diğer konularda ciddi itirazı vardı. Şizofreniyi ayrı bir yere koyması bir yanılgıydı ama. Sonradan öğrendim ki, kendi kardeşi o teşhisle yıllardır ilaç tedavisi altındaymış. Kardeşi kendisinden önce altmışlı yaşlarda vefat etti. Uzun süre ağır psikiyatrik ilaç kullanıp da uzun yaşayan yok zaten. Uzun süre ilaç kullananların yaşam süresinin kısaldığını Metin Münir’e söylemiştim daha önce. Kardeşi öldüğünde bu konuları konuşmadık, yüzüne
TULUHAN TEKELİOĞLU Çok üzgünüm. Usta kelimesi onun gazeteciliğinin yanında az kalırdı. Herşeyden önce iyi bir insandı. Muhabirliğim döneminde ondan çok şey öğrendim. Rekabetçi medya dünyasında, birçok medyatik gazeteciden entelektüel açıdan açık ara ilerde olsa da egosu   yoktu, bilgiyi paylaşmayı severdi. Muhabirliğim döneminde ondan çok şey öğrendim. Zamanın ruhu onu yordu, gazeteciliğin yozlaşması onu daha çok yordu. Memleketi Kıbrıs’a yerleşti. Ama yazmayı hiç bırakmadı. Zeki, kıvrak bir kalemdi. Herşeyden önce iyi bir insandı. Sevgili Metin Münir’i kaybettik. Ailesine sabır dilerim. Ruhu şad olsun. KAYNAK: Facebook

Metin Münir Anısına

SERDAR ANLAĞAN Metin Münir ile 1993’te Hürriyet’in Kelebek ekinin çıkarılması sürecinde Necdet Şen aracılığıyla tanışmıştık. Metin Bey, Necdet’ten Kelebek için çizgi roman istemişti o da ek çizer olarak beni tavsiye etmişti. Necdet’le evinde benim için diş fırçası bulunduracak kadar yakın dosttuk, Interpress’te beraber çalışmıştık, 25 yaşındaydım. Hürriyet, İkitelli’deki şatosuna daha yeni taşınıyordu, lobideki barda bir şeyler içtik sonra Ertuğrul Özkök ile odasında görüştük. Metin Münir ve Necdet sözünü bitirdikten sonra Ertuğrul masasının üzerinde açık olan Joker ve Hıbır dergilerine çaktırmadan göz atarak adımı okudu ve: -Serdar, sen ne çizeceksin? diyerek bana samimi bir yaklaşımda bulundu. Ben de: -Kent öyküleri çizmeyi düşünüyorum, diye yanıtladım. Zaman geçti, benden iş gelmeyince, bir akşamüstü Metin Münir arayıp: -Serdar, sen bu işi yapacak mısın? diye sordu. -Metin Bey, ben mimarım ve şu anda Yapı Kredi Kültür Merkezi Sermet Çifter Kütüphanesi’nin sergi salonunun tasarım ve
Prof. Dr. NİYAZİ KIZILYÜREK Metin Münir’i ilk defa İstanbul’da tanıdım. Sanırım, 1995 yılıydı evine gittiğimde... Daha sonra NTV ‘de çalışırken adanın güneyine geldi ve benimle röportaj yaptı. Aradan geçen yıllarda pek görüşmedik. Yazılarını her zaman ilgiyle okuyordum... Bir süre önce, benim bir yazım üzerine yazdığı güzel sözler içeren elektronik bir posta gönderdi ve buluşmak için randevulaştık. 23 Eylül 2023 tarihinde Ozanköy’deki evinde saat 14.00’de buluşacaktık. Randevuya Cenk Mutluyakalı da katılacaktı. Öğle vakti ona götürmek istediğim kitabımı imzaladım ve randevu saatini beklemeye başladım.  Saat 1:15 gibi kapıdan çıkmak üzereydim ki; Sevgili Cenk telefon açtı ve Metin Münir’in kendisini arayıp biraz rahatsız olduğunu söyleyip, buluşmamızı ertelememizi rica ettiğin söyledi... Maalesef, o günün akşamında Metin Münir’i kaybettik. İmzaladığım kitap masanın üzerinde öylece kaldı...Sabah görüşebilseydik belki de kendisini son bir kez daha görebilecektim... Derin bir üzüntü içeris

Metin Münir

E. Büyükelçi A. SÜHA UMAR O gece, Ankara, Bestekâr Sokağın başındaki apartmanın terasında oturmuş, tepemizde gümüş bir tepsi gibi parlayan dolunayı seyrediyorduk. Derin bir iç geçirdim. Bu olayı 50 yıl, her defasında, “Hah dedim.” diye başlayıp şöyle anlattı: “Şimdi ilk aşkını anlatacak. Kulak kesildim. Bir kez daha içini çekti ve ‘bu mehtapta ne domuz avlanır!’ dedi.” Metin Münir benim romantizm anlayışıma o gece notunu vermişti!  Metin’in adını ilk kez, 1964 yıllında, Mülkiye’de sınav listelerinde gördüğümü anımsıyorum. Karşısında hiçbir zaman not olmazdı. Tanıştıktan yıllar sonra, o yıllarda gizlice Kıbrıs’a gittiğini ve tarihe geçen Erenköy çarpışmalarına katıldığını anlattı. Her an ölümle burun buruna yaşadıklarını sanki bir başkası yaşamış gibi, anlatması dikkatimi çekmişti. Ölümü daha o zaman kanıksamış olmalıydı. 1967 yılında Dışişleri Bakanlığı’nda göreve başladığımızda, beş yakın arkadaş, Bestekâr sokaktaki o teras katına yerleşmiştik. Kısa bir süre sonra, Bahadır Demir’in ön
MELİHA OKUR Kendisiyle  ilk kez1982 yılında karşılaştım. Ben  çırak  gazeteci, Metin Münir uluslararası  dünya ile iletişim kuran yazılar yazan gazeteci. Ünlü bir yabancı gazetenin Türkiye muhabiri. Renkliydi Papyonları, fularları ve çantalarıyla haber merkezine girer, günayyyydın diyerek odasına geçerdi. Hepimiz Cagaloğlu'ndaydık. Bedii Faik'in Dünya Gazetesi'ni Nezih Demirkent'in satın alıp ekonomi gazetesine çevirdiği yıllar.  Alp Orçun, Asaf Ardak, Erhan Çayhan, Turan Karasu, Erhan Key, Namık  Ahıska, Engin Ardıç, Erkan Çelebi, Emine Munyar, Ayşe  Özek, Canan Feyyat, Nurdan Sarıkaya Yıldırım, Fatih İnal, Rasit Yakalı, Handan Görgünay, Osman Senkul, Hakan Feyyat, Ali Rıza  ve tüm arkadaşlarımın yer aldığı efsane kadro. Tabii Şare Yıldızeli.. Ahhh Gülçin  Telci unutulur mu?   Gülçin ile kankiydi Metin Münir. Sonrası uzun bir yol. Hepimiz savrulduk. Yıllar sonra Milliyet'te birlikte köşe yazıları yazdık. Zaman zaman görüş olarak çatıştıķ. Bu bilgili gazeteciyi yiti
BARÇIN YİNANÇ Metin Münir; berrak bir akıl, kıvrak bir zeka ve sözünü esirgemeyen üslübuyla yeri doldurulamayacak bir gazeteci. Aktif gazeteciliği bırakıp köşe yazarlığına geçtiği dönemde tanıştım. Sanırım İstanbul'a yerleşince tanıştık. Tanıdığım en kötümser insanlardandı ama şimdi bakınca, 2010'lu yıllardaki kötümserliğinin gerçekçiliğinden kaynaklandığını görüyorum. Ama hayata dönük kötümser değildi. Çok muzipti bir yandan da. Onun gibi özel bir insanla dertlerimizi paylaşacak kadar özel bir dostluğum olduğu için kendimi çok şanslı sayıyorum. Ve kızıyorum. Gözden ırak gönülden ırak oluyor. Ozanköy'deki evinde ziyaret de etmiştim ama görmeyeli yıllar oldu. Ne büyük hata.. Keşke daha çok haberleşşeymişiz. Çok arayacağım. Türk ve Kıbrıs Türk basınıın başı sağolsun KAYNAK: Facebook
CENK MUTLUYAKALI O gün saat 2’de buluşacaktık, Ozanköy’deki evinde… Niyazi (Kızılyürek) hocayla görüşmek istemişti, önceden anlaşmıştık. Sabah telefon çaldı cumartesi… 11’i 20 geçiyordu… “Cenk merhaba, ben Metin Münir… Böbreğime doğru bir ağrı saplandı, geçmiyor, sanırım hastaneye gideceğim. Bugünkü görüşmemizi iptal edebilir miyiz?” “Elbette, biz yine görüşürüz, sizin sağlığınız çok daha önemli…” Hayat… Ölümle randevu hesapta olmuyor. Metin Münir, en önemli Kıbrıslı gazetecilerden biriydi kuşkusuz, başarılarını adanın ötesine taşımış, uluslararası düzeyde çalışmış, ciddi bir kariyer ve okur kitlesi edinmişti. “KKTC devlet değil, devlet taklidi yapan zayıf ve kokuşmuş bir yönetimdir” demişti son dönemki makalelerinden birinde… O dönem henüz ‘Cumhurbaşkanı adayı’ olan bugünün seçtirilmiş lideri, “kalantor çocuğu” diye saldırmıştı Metin Münir’e… Kıbrıslı Türkleri “mirasyedi” olmakla eleştirir, liderlik ve vizyon eksikliğinden yakınırdı. Şimdi eski yazılarına bakacağız zaman zaman ve daha
NECLA ZARAKOL Metin Münir de öteki dünyaya göçmüş. Gazetecilik yaptığım dönemlerde oldukça yakın arkadaşımdı, telefonda güncel meseleleri konuşur, bazen de tiye alıp gülerdik. Sonra Kıbrıs'a gitti ve eskisi kadar görüşemez olduk. Çok bilgili, sağduyulu, objektif ve öngörüleri sağlam bir gazeteciydi. Kimse onu eğip bükemezdi. Amatör çizer olan eşimin çizgilerini görüp bayıldığı için onu Güneş'e çağırıp mizah sayfasının editörü yapmıştı. Cihan'ı kısa süre de olsa sevdiği işi yaptırarak mutlu ettiği için de ona teşekkür borcumuz var. Huzur içinde uyusun. KAYNAK: Facebook
KADRİ GÜRSEL Metin Münir, evrensel gazeteciliğin kalitelerini içselleştirmiş bir meslek büyüğümüz olduğundan, gazetecilikle kavgalı ülkemize ve buradaki gazeteciliğe hep eleştirel baktı ve mesafeli durdu. Tercihi olan yabancılık, yerlilerin ondan bir şeyler öğrenmesini zorlaştırdı. 1989-90 döneminde yayın yönetmeni olduğu Güneş gazetesinde kendisiyle dış haberler şefi olarak çalışma fırsatını bulduğum için kendimi şanslı addederim. Anısı önünde saygıyla eğiliyor, ailesine ve dostlarına baş sağlığı diliyorum. KAYNAK: X
MAHFİ  EĞİLMEZ Metin Münir'in vefatını büyük bir üzüntüyle öğrendim. Bu ülkenin çağdaşlığı için, aydınlığı için, daha iyi yönetilen bir yer olması için, hukukun üstün kılınması için bıkmadan usanmadan mücadele etmiş değerli bir gazeteci ve düşünce adamıydı. Başımız sağ olsun. KAYNAK: X  
MUSTAFA ALP DAĞISTANLI Gazetecilikteki ilk yayın yönetmenim Metin Münir'in yazılarımı beğenmesi hoşuma giderdi çok, bu yazıyı ona adıyorum , ama yetmez tabii.   Ölürse ten ölür, canlar ölesi değil.

Büyük bir kayıp; Metin Münir

YUSUF KANLI Metin Münir Kıbrıs Türk halkının yetiştirdiği ve şahsında “Kıbrıslı” karakterini adeta temsil eden bir gazeteci, yazar, entelektüel, gazeteciliğin olmazsa olmaz gereği şüpheci karakteriyle hatırlanacaktır. Gazeteciliğe bugün Hürriyet Daily News olarak devam ediyormuş gibi yapan Turkish Daily News gazetesinde başlamış, gazetenin ilk yazıişleri kadrosunda görev almıştır. Beş yıl görev yaptığı Turkish Daily News ardından aralarında Financial Times, BBC gibi birçok prestijli uluslararası haber kuruluşlarında, birçok ana akım Türkiye gazetelerinde yazar, yönetici, kurucu, genel yayın yönetmeni görevlerini yaptı… Doğal olarak Turkish Daily News döneminin son genel yayın yönetmeni olan ben dahil bir çoğumuz gibi AKP döneminde Türkiye’de ve ana akım medyada çöreklenen siyasi-dinci tahakküme, biat beklentisine boyun eğemedi, artık zaten ana akım özelliğini yitiren mecradan ayrılıp yeni ana akım alanından T24’de yazmaya başladı… Annan planı döneminde o “Evet” denilmesini savunurken b
MEHMET ÖĞÜTCÜ Metin Münir’i kaybetmişiz. Onu Financial Times muhabiri olarak tanıdım ilk. Keskin analizleri ile dikkat çekiyordu. Türk olduğu için kimseye, hiçbir yere kıyak çekmezdi. En son Kıbrıs’ta karşılaştık Rum kesiminde Doğu Akdeniz üzerine konuşmaya gitmiştim. Üzüldüm, bir çınar daha devrildi. Son yazılarından birisi çok öğretici… “Birkaç ay sonra 80 olacağım. Ortalama insan bundan biraz daha az yaşar veya birkaç yıl daha fazla. Dünyanın ve kâinatın yaşını düşününce 80 sene kısadır. Kim veya ne tayin etmişse bu ömrü, eli çok sıkı diye düşünebilir insan. Daha cömert olamaz mıydı? Nasılsa yıllar kimsenin cebinden çıkmıyor. Bana soracak olursanız seksen yıl o kadar da az değil. Hatta uzun. Sonunda insan ne bir gezegendir ne de bir kâinat. Benim için 80 sene kâfidir. Ciğerlerim sayısız nefes alıp verdi. Gözlerim milyonlarca resmi beynime nakletti. Çok yemek, çok meyve yedim, çok dondurma yaladım. Birçok kadın sevdim. Çok kitap okudum, çok film izledim, çok mil kat ettim. Çok çocuk

METİN MÜNİR’İN ARDINDAN

METİN DENİZMEN Türk medyası’nın önemli ismi, her yazısını altını çizerek okuduğum gazeteci Metin Münir de kâinatın karanlığına yürüdü…   Aksi, onurlu ve her konuda şaşılası deneyim sahibi olan Metin Münir, son yıllarında Türk basınının çirkefliğinden yılarak Kıbrıs’ta inzivaya çekilmişti…   Kâinatı, hayatı ve evrimi sorgulayan yazıları arşivimde, ama en çarpıcı yazısı Ozanköy’deki evinin bahçesine çitlerin üzerinden çöplerini fırlatanlarla ilgiliydi ve buna anlam arıyordu…    Aklıma esmiş bir mail göndermiştim kendisine, alıp almadığını bilmiyorum; “Ben de çöp torbasını konteynerin içine değil de, dışına bırakanları anlayamıyorum üstad “ demiştim, “ bunun nedenini anlayabilmek kâinatın gizlerini çözmek kadar zor olmalı.“   Neyse, artık dünyanın isinden pisinden uzakta huzur içinde uyuyabilirsin, senden sonra da dünyada iyiye giden bir şey olmayacak… KAYNAK: Facebook

Metin Münir, sistem, düzen insanı değildi… Çok çok iyi anlaşıyorduk…

HASAN HASTÜRER Metin Münir, öldü. Ölmek, bedenden ruhun ayrılması, insanın yaşam belirtisi verememesiyse, evet Metin Münir öldü. Benim için ölmedi. Hayatta olduğum sürece de ölmeyecek. Ölüm haberini Serden Hoca’dan aldım. Gerçek anlamda sarsıldım. Ortak dostumuz Besim Tibuk’a haber vermek de bana düştü. Ağlayarak haber verdim.                                                    *** Öncesinde de tanıyordum elbette ama 1990’lı yılların başlarında birbirimizi daha yakından tanıma şansımız oldu. Berlin yakınlarında Potsdam’da uluslararası bir toplantıya katılmıştık. Batı ve Doğu Almanya birleşmiş ama Potsdam’da Doğu Almanya’nın izleri duruyordu. Bir sabah, sıcak Alman ekmeği bulmak için yürüyüşe çıkmıştık. Alman ekmeği bahane, yürüyüşümüz, sohbetimiz şahaneydi. Lenin’in bir heykelini görmüştük. Etrafı çöplük… Baştan aşağı güvercin pisliği… Geçiş dönemlerini ve kalan izlerini konuşmuştuk.                                                                        *** Metin Münir, şimdi haritadan

Onunkiler köşe yazısı değil tapınak yazıtıydı: Güle güle Metin Münir

ZEYNEP GÜVEN Gazeteci Metin Münir'i dün kaybettik, geride bilgelik dolu metinler kaldı. Onun dini doğaydı. Öldüğü gün yayınlanan 'Tao ve kainatın sırları' yazısında da, onun için seçtiğim alternatif 'son yazı'da da kainatın önünde saygıyla eğildi. Metin Münir’in uzmanlık alanı ekonomiydi, Financial Times gibi prestijli yayınların Türkiye’deki temsilcisi olarak yıllarca çalıştı. Ama hayatı anlatan köşe yazılarının yeri ayrıydı. Gerçi onlara ‘Tapınak yazıtı’ demeyi tercih ederim. Net cümlelerden oluşan kısa yazıları o kadar güçlüydü ki karışık kafaları birkaç dakikada derler toplar, bulanık zihinleri berraklaştırırdı. Uzun yıllar Girne yakınlarında Ozanköy’deki evinin bahçesiyle haşır neşir olduğu için midir nedir, dünyayı bir böceğin ya da köpeğin gözünden görmeyi de öğrenmişti sanki. Eve giren bir kelebeği anlatırdı, kelebek olurdunuz. O ağacı nasıl suladığını yazardı, ıslanan sizin elleriniz olurdu. Doğa tasvirleri çok çarpıcıydı. Basit yazardı. İki dakikada okunan

Metin Münir'in Ardından

AHMET TEK Güle Güle Usta! Elinden Kitap, Cebinden Tohum Eksik Olmadı Metin Münir’i, medya çölünde su kaynağının etrafında boy vermiş zeytin, selvi veya hurmaya benzetirdim. Basının kaktüsleri arasında yer almadı. Çoraktan ve vasatlıktan bunaldıkça onun gölgesinde soluklandım. Türkiye’yi kurtarmaya, siyasetçilere akıl satmaya heves etmeyen yazı ustasıydı. Her yazısını okudum. Çoğu yazılarında Çetin Altan’ı hatırlardım. Milliyet gazetesinden kovulduktan sonra Ozanköy’e yerleşti. Evini bir dervişin sığınağı olarak hayal ederdim. T24 ve Ozanköy yazılarının tadına doyamazdım. Yazılarına ara verdiğinde üzülürdüm. Diyalog gazetesindeki köşesini bir gün bile kaçırmadım. O, hırslarından arınmış, dünyaya eyvallahı olmayan bir bilge münzevinin düşüncelerini yansıttı. “ Bin sene yaşasam yağmurun arkasından patlayan yeşilliğin, çam iğnelerinin ucuna dizilen yağmur damlalarının, süratle büyüyüp açılan çiçeklerin, toprak kokusunun, anemonların ve siklamenlerin, koparılmaya hazır mandalina ve yafa por

Sırası mıydı şimdi ölmenin, Metin Bey!

HAKAN AKSAY Yine bir ölüm haberi. Yolda telefonuma düştü. Durdum. Benim düşmemem lazım. Okudum. Tekrar okudum. Okuduğumu anlamadığımı anladığım zaman telefonu bıraktım. Bir süre acı hissettim. Kaybın ve artık bir adım öncesine geri dönemeyecek olmanın, acizliğin tatsız hissini. Sonra kendimi toparlamaya çalıştım. Ölümden korkacak biri değildi o. Belki de korkardı, kim bilir. Ama… Ne düşüneceğimi bilmiyordum doğrusu. Haber kötü. Çok kötü. Yalan çıkıp da geri çekilecek bir haber değil bu. Metin Münir ölmüş. Evet, yine ölmüş. Hem de bu sefer geri gelmeyecek galiba. Ne zamandı ilk ölümü? 2002 yılında mı? Hani şu kitabında yazdığı:   " Ölüyor olmak - canlı olmaktan ölü olmaya geçiş - olağanüstü bir şeydi. Beden olarak yoktum ama benlik olarak oradaydım. Uçuyordum. Ama kanatların, kemiklerin ve kasların çabasıyla değil, başka bir kıtanın topraklarında yere konup çimlenmek üzere rüzgârların akıntısında okyanusu aşan ağaç tohumları gibi, kendi kanatları ve itici gücü olmayan bir uçuşla. B

Metin MÜNİR

FİKRİ TOROS Değerli Kıbrıslı Türk gazeteci, kıymetli arkadaşım Metin Münir bizleri derin bir üzüntüye boğarak bugün aramızdan ayrıldı. Metin Münir, karizmatik kişiliği, bilgisi, tecrübesi, uluslararası alanda başarılı meslek kariyeri ve Kıbrıs meselesi konusunda savunduğu fikirleriyle sayılan, yeri doldurulamayacak aydın bir yazar, yorumcu ve gazeteciydi. Yakın arkadaşım ve değer verdiğim duayen gazeteci Metin Münir’i her zaman sevgi, saygı ve takdirle hatırlayacağım. Ailesine, sevenlerine ve basın camiamıza başsağlığı dilerim… KAYNAK: Facebook

METİN MÜNİR

  UĞUR KARAGÖZOĞLU Bir zamanlar genç bir delikanlı iken benim de hayran olduklarım vardı, keşke onun gibi olsam dediklerim vardı. Metin Münir de bunların en başında gelen idi. Metin Münir gelmiş geçmiş en başarılı Kıbrıslı Türk gazeteci olmanın yanında entellektüel bir dev idi. Bizim buralarda karşılaşmaya hiç alışık olmadığımız türden bir profesyonel idi. FT, Guardian gibi Fleet Street'in en gözde gazetelerinin yıllarca Türkiye muhabirliğini yapmış, yazdığı haberlerden dolayı 12 Eylül yönetimi ile başı ciddi anlamda zora girmiş bir gazeteci idi. İngiltere'de öğrenci iken haberlerini hiç kaçırmaz, hep okur, ona karşı olan saygım ve hayranlığım da her seferinde yeni zirvelere tırmanırdı. Kıbrıs gazetesinin kuruluş aşamasında rahmetli Mehmet Ali Akpınar ile birlikte patronumuz da olmuş, onu yakından tanımak fırsatını da elde etmiş, o dönemde sık sık gelen isim yapmış İngiliz gazeteciler sayesinde ona karşı beslediğim hayranlık ve saygı duygularımda yalnız olmadığımı görmüştüm.Ond

VEDA ZİNCİRİNİN YENİ HALKASI METİN MÜNİR

 AHMET TOLGAY Kıbrıs Türkü arasından çıkıp medya dünyasında uluslararası üne kavuşan 1944 Lefkoşa doğumlu METİN MÜNİR bu amansız yaprak dökümünün bizden kopardıkları arasına katıldı bugün... Habercilikteki yeteneklerinin yanı sıra kendine özgü dünya görüşü ve üslubuyla yazdığı yazılarda da başarılı köşe yazarlığını kanıtlayan METİN MÜNİR'le tanışmamız KIBRIS gazetesinin yayın yaşamına girdiği günlerde olmuştu... KIBRIS gazetesini Mehmet Ali Akpınar'la birlikte yayın yaşamına koyanlardan biri olduğunu çoğu kişi bilmez... METİN MÜNİR, KIBRIS gazetesinin yayınının rayına oturmasından ve halkımız tarafından içselleştirilmesinden sonra dış ülkelerdeki görevlerine dönmüştü... Ünlü yayın organları tarafından adeta kapışılan gazeteci idi.. Ozanköy odaklı Emeklilik günlerinde yaşam yeri olarak sevgili ülkesini seçen METİN MÜNİR, kalemini de terk etmeyerek köşe yazarlığını sürdürmüştür... T24'ün yazarları arasındaydı... Onunla peynir tabakları eşliğinde yaptığımız şara
LAYIK TOPCAN İsmini duymaya başladığımda, Orta okulun ilk yıllarındaydım. Babam her sabah BBC haberleri ile güne başlar ve günü de BBC haberleri ile bitirirdi. Metin Munir de muhabir olarak bağlanırdı. BBC de bir Türk isimi ilgimi çekiyordu hep.. O yüzdendir ki , "Metin Munir " ismi hafızamda yer etti, hala kulaklarımda olan BBC' nin haber saati müziği gibi. Sonra, zaman zaman aralarında canımı sıkan türden olanları olsa da, köşe yazılarını hep takip ettim.Televizyonlardaki tartışma programlarında izledim. Sonra, tanışma, sosyal ortamlarda, yemeğin iyisi, "ne olacak bumemleketin, bu ortadoğu'nun hali", "Kıbrıs meselesi nasıl olur da çözülür", çevre ve doğanın başına gelen acıklı haller, Kıbrıslıların çıkmazı, sinema filimlerinin keyiflisi ve bir çok başka gaile ve konu hakkında göz açıcı, bir o kadar da keyifli sohbetler yapma fırsatım da oldu, yakın arkadaşlarımla birlikte ...   Ve bugün ne yazık ki Metin Munir de göçtü aramızdan, bu s

'Bilge adam'a hüzünlü veda: Metin Münir'i kaybettik...

  TürkRus.Com " Hayat, öyle görünmese de, rehbersiz yapılan bir yolculuktur. Ve gene öyle görünmese de, hürüz. Yapılabilecek bir çok seçim, yaşanabilecek bir çok hayat var. Seçim yapmıyor olmak, seçenek olmadığı anlamına gelmez. Boyun eğmek de mümkündür, dik başlı olmak da. Hayatı sessizce katlanılan bir ıstırap halinde yaşamak zorunda değiliz. "   Bir dönem TürkRus.Com yazarları arasında da yer alan ünlü gazeteci yazar Metin Münir'i 79 yaşında kaybettik. Kıbrıslı aydın Metin Münir  Lefkoşa'da hayatını kaybetti. Öğle saatlerinde Gine Ozanköy’deki evinde rahatsızlanan Metin Münir, ambulansa hastaneye kaldırıldı. Münir, Lefkoşa Yakın Doğu Hastanesi'nde yapılan cerrahi müdahaleye rağmen kurtarılamadı.   Metin Münir "bilgili" olanların çok olduğu bir coğrafyada aynı zamanda "bilge" olan nadir isimlerdendi.   Pek çok yazısı, tevazuyu hiç bir zaman kaybetmeyen, okuyup anlayan için "deniz feneri" olan, zamana direnecek bilgelik dolu metinler