Metin Münir, sistem, düzen insanı değildi… Çok çok iyi anlaşıyorduk…

HASAN HASTÜRER

Metin Münir, öldü.

Ölmek, bedenden ruhun ayrılması, insanın yaşam belirtisi verememesiyse, evet Metin Münir öldü.

Benim için ölmedi.

Hayatta olduğum sürece de ölmeyecek.

Ölüm haberini Serden Hoca’dan aldım.

Gerçek anlamda sarsıldım.

Ortak dostumuz Besim Tibuk’a haber vermek de bana düştü. Ağlayarak haber verdim.

                                                   ***
Öncesinde de tanıyordum elbette ama 1990’lı yılların başlarında birbirimizi daha yakından tanıma şansımız oldu.

Berlin yakınlarında Potsdam’da uluslararası bir toplantıya katılmıştık.

Batı ve Doğu Almanya birleşmiş ama Potsdam’da Doğu Almanya’nın izleri duruyordu. Bir sabah, sıcak Alman ekmeği bulmak için yürüyüşe çıkmıştık.

Alman ekmeği bahane, yürüyüşümüz, sohbetimiz şahaneydi.

Lenin’in bir heykelini görmüştük. Etrafı çöplük… Baştan aşağı güvercin pisliği…

Geçiş dönemlerini ve kalan izlerini konuşmuştuk.

                                                                       ***
Metin Münir, şimdi haritadan silinmiş, bir Trodos köyü olan Vroişa, Yağmuralan’da bir ormancının çocuğu olarak, doğmuş gazeteci bir kardeşimizdi.

Kendine özgüydü Metin Münir.

Çok sevdiğinizi de yazardı, hiç sevmediğinizi de.

Ozanköy’den yazardı yazılarını çoğunlukla.

Ama Kıbrıs’a gelip buralarda yaşamayı tercih etse de kuyunun dibindeki kurbağa olmadı hiçbir zaman.

Gökyüzünün, kuyunun ağzı kadar olduğunu kabul etmedi.

En dünyalı yazılarını Ozanköy’de kuş ve cırlavık seslerinden melodi yakalayarak yazdı. Hem de bahçesini insan eli değmeden doğallığına bırakarak.

Hem bizden biri, hem bizi dıştan gözleyen dünyalı oldu hep Metin Münir…

                                                          ***
Özü sözü birdi Metin Münir’in.

Sistem ya da düzen insanı değildi.

Böyle olduğu için doğal olarak, kılıf uydurularak hedef alındığı çok oldu.

Umurunda olur muydu?

Şahsen umurunda değildi de, Kıbrıs Türk Halkı adına üzülürdü.

                                                                ***
Metin Münir, uluslararası gazeteciydi.

BBC, London Times, Financial Times, Sunday Times’ın, Türkiye temsilciliğini yaptı.

1980’li yıllarda Financial Times’de Türk ekonomisi ile ilgili bir haber yapmıştı.

Haberin yayınlandığı gün yaşadıklarını şöyle anlatmıştı:

Haberin yayınlanmasından kısa süre sonra, evimin kapısı çalındı. Açtım. Karşımdakiler MİT’ten geldiklerini söyleyip, ‘hazırlan gidiyoruz’ dediler. Renault bir arabaya bindirip götürdüler. Makam odası olan birinin karşısına çıkardılar. Mutlaka ismimi biliyordu ama yine de sorunca, ‘ Metin’ dedim. Tepkisini hiç unutmam, ‘ İsmin Türke benziyor da sen Türk olamazsın. Türk olsan böyle haber yapmazsın.’

                                                             ***
Metin Münir’in yurt sevgisinden, hiç kuşkum olmadı.

Ulusal duyarlılığı için de aynen.

Metin Münir, gerek Kıbrıs Türküne gerekse Türk Halkına ve devlet yapısına çağdaşlığı layık gördü.

Gerçekleri sevmeyenler Metin Münir’i sevmedi.

                                                                  ***
Metin Münir’le uzun yıllardır çok yakın iletişimim vardı.

Metin Münir, Serden Hoca ve ben, neredeyse günlük temas halindeydik. Gelişmeleri değerlendirir, bilgi paylaşımı yapardık.

15 Eylül 2023’te haberleşip Fehim Nevzat’ın camideki veda törenine katıldık.

Nerden bilirdim ki o günkü görüşmemiz son görüşmemizdi.

                                                         ***

… ‘Havalar serinleyince kebaba gidelim’ diye yazmıştı son mesajlarında birkaç kez. Güzel hırsız kebabı yeri bulma görevi de benimdi. Kısmet değilmiş.

… Metin Kardeşim, dilim senin için Allah Rahmet eylesin, diyemiyor.

İnsanlığınla, dürüstlüğünle, özgürlük ve inanç anlayışıyla hep yaşayacaksın.

Ancak acı gerçek, telefonun öteki ucundan ‘Naber Hasan’ sesi yok artık. 

KAYNAK:  https://kibrisgazetesi.com/yazar/hasanhasturer/konu/metin-mnir-sistem-dzen-insan-deildi-ok-ok-iyi-anlayorduk/

Comments